Turunçgil Gen Bahçemizi ve Emeklerimizi Sonuna Kadar Koruyacağız

 

Bir Kızılderili şef diyor ki “Biz ağaçlara zarar vermek istemeyiz. Ne zaman onları kesmemiz gerekse, önce onlara tütün ikram ederiz. Odunu asla ziyan etmeyiz, lazım olduğu kadar keser, kestiğimizin hepsini kullanırız. Eğer onların hislerini düşünmez ve kesmeden önce tütün ikram etmezsek, ormanın diğer bütün ağaçları gözyaşı dökecektir, bu da bizim kalbimizi yaralar” .

BİR ŞEYLER YAPARKEN BİRŞEYLERİ YIKMAMAK GEREK!

 Binlerce yıldır üzerindeki fidanlara can veren Çukurova’nın bereketli toprakları ,milyonlar besleyen ve deyim yerindeyse “can eksen can yetişir” denilebilecek verimlilikte toprakların hele ki çölleşme erozyon, geleceğimizi tehdit eden küresel ısınma ve iklimsel sorunlar dikkate alındığında büyük bir değerin bir çırpıda yok edilme isteği, -2000 dekarlık birinci dereceden tarım arazisi olan bir bölgenin, Adanamıza kurulacak yeni bir üniversite için uygun yer olarak görülmesi-  gerçekten şaşırtıcı ve üzücü.

Üzerinde 30 yıllık emek olan ve turunçgil gen kaynağı olarak kullanılan bir yerin bu şekilde bir amaç için tahrip edilme girişimi sizleri de şaşırtmıyor mu?

Bu bir nevi Nasreddin Hoca’nın bindiği dalı kesmesi gibidir. Yani herhangi başka yere yapılabilirliği elde olan bir binanın, Akdeniz kırmızı toprağına sahip olan, dünyada ender bulunan özel bir ekosisteme sahip ve en iyi narenciyenin yetiştiği bölgede kurulması ilginç bir istemdir.

Yeni üniversite inşaatı için düşünülen yerin dünyanın en büyük 3. turunçgil koleksiyon bahçesi olması bilinen gerçekler arasındadır. Yaklaşık 950 farklı turunçgil çeşiti bu koleksiyon bahçesinde bulunmaktadır.  Bahçenin bir diğer önemi ise lisans, yüksek lisans, doktora öğrencileri ve birçok akademisyenimiz için tez alanı oluşudur.

Kentin akciğeri sayılan milli bir servetin amaç dışı kullanılarak yok edilmesi hem şimdi hem gelecek nesillerimiz için birazda hak yaratırken hak yemek olmuyor mu?

Elbette yeni kurulan “Adana Bilim ve Teknoloji Üniversitesi “ Adanamızı daha ileriye götürmek adına adımlar atacak ve bu yolda ilerleyecektir. Fakat bir şeyleri yaparken bir şeyleri yıkmak yerine tarım alanı olmayan bir yer seçilmesi isabetli bir seçim olacaktır.

 

 

Burada  Falih Rıfkı Atay’ın “ Her yıkıntı onarılabilir, doğanın yıkıntısı asla” sözleri adeta anlam kazanıyor …

30 yıllık emeklerin boşa gitmemesi ve bizden sonra gelecek nesillerin de bu önemli gen kaynağından yararlanması için yeni yapılacak kardeş üniversitemize farklı bir alan gösterilmesini umut etmekteyiz.

Boran İkiz

Çukurova Öğrenci Konseyi Ziraat Komisyonu

 

 

 

You may also like...

1 Response

  1. Mervin Guerrero dedi ki:

    Üzerinde 30 yıllık emek olan ve turunçgil gen kaynağı olarak kullanılan bir yerin bu şekilde bir amaç için tahrip edilme girişimi sizleri de şaşırtmıyor mu?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.