Ülkemizde Tarımsal Pazarlama

Tarımsal pazarlama, tarımsal ürünün üreticiden tüketiciye ulaştırılmasına kadar olan aşamaların tümünü içine alan bir sistemdir. Dolayısıyla tarımsal pazarlamayı, tarımsal ürünlerin üretimi kararından başlayıp, işleme ve nihai tüketiciye ulaştırılmasını da kapsayan bir sistem olarak tanımlamak mümkündür. Ülkemizdeki tarımsal ürünlerin pazarlamasını da bu sistem içerisinde değerlendirmek ve sorunlara çözüm bulmak gerekmektedir. Tarımsal pazarlamanın ana amacı, tüketicilerin talep ettikleri tarımsal ürünleri istenilen yer ve zamanda, istenilen kalite ve fiyatla temin edebilmelerinin sağlanmasıdır.

Tarımsal pazarlamanın; toplama, işleme ve dağıtım olmak üzere üç temel hizmeti vardır. Bunlar;

Toplama: Tarımsal ürünlerin tüketiciye ulaşmasında ilk halka, ürünlerin üreticilerden alınarak belirli bir merkezde toplanmasıdır.

İşleme: Elde edilen tarım ürünlerinin çeşitli işlemlerden geçirilerek katma değer kazandırılması ve dayanıklılık süresinin uzatılmasıdır. Hayvanın kesilmesi, sütün pastörize edilmesi, konserve, reçel, salça meyve suyu yapımı gibi işlemlerdir.

Dağıtım: Ürünün toplanıp işlendikten sonra tüketim merkezlerine götürülmesidir. Dağıtım, toptan ve perakende satış yerlerini ve tüketiciye dağıtımı kapsamaktadır.

Pazarlama hizmetlerinin ana unsurlarını kısaca açıkladıktan sonra bir de yardımcı hizmetlerine kısaca değinirsek;

Hasat: Tarımsal pazarlamada hasat olgunluğu, hasat şekli ve kayıplar(hasattan depoya kadar) çok önemlidir. Yaş meyve sebzede yılda 43 milyon ton kayıp söz konusudur.

Dereceleme, Standardizasyon ve Kalite Kontrolü: Ürünleri aynı özellikleri taşıyan gruplara ayırmaktır.

Paketleme, Ambalajlama ve Etiketleme: Ürünün çeşitli etkenlerden korunması, ürüne ilişkin bilgileri kapsaması ve ürünün satışını kolaylaştıracak albeni kazandırılması gibi amaçlarla uygun bir kaba yerleştirilmesidir.

Depolama: Ürünlerin belli bir süre saklanabilmesi amacıyla ürün özelliklerine göre hazırlanmış ortamlarda muhafaza etme işlemidir.

Taşıma, Soğuk Zincir: Ürünün üretim alanından işleme ve tüketim merkezlerine ulaştırılmasıdır. Çabuk bozulacak ürünlerin ise soğuk zincirle taşınması gereklidir.

Fiyatlandırma: Fiyat oluşumunu; çiftlik maliyeti, arz-talep, nakliye ve müdahaleler gibi çeşitli unsurlar etkilemektedir. Fiyat genelde serbest piyasada arz ve talebe göre oluşmaktadır. Tarım ürünlerinin arz ve talep elastikiyetlerinin düşüklüğü, arz ve talep miktarlarında meydana gelen küçük değişmelerin, fiyatlarda önemli değişmelere neden olduğu, genellikle tarıma özgü bilinen bir gerçektir.

Riskin Göze Alınması: Tarım ürünleri üretimden tüketiciye ulaşana kadar çeşitli risklerle karşı karşıyadır. Bu risklere karşı özellikle üretim ve nakliye olmak üzere her aşamada sigorta yaptırma çok önemlidir. Yine ihracatta ucuz krediye ihtiyaç duyulmaktadır.

Satış, Reklam: Ürünlerin satışını sağlamak için çeşitli yollar vardır. Bunlardan biri de reklam yoluyla ürünün besin değeri gibi unsurları öne çıkararak satışını teşvik etmektir. Bu daha çok iç piyasaya yöneliktir. Diğerleri ise marka oluşturmak ve bu markanın fuarlarda, sergilerde tanıtımını yaparak satışı gerçekleştirmektir. Ayrıca  kişisel satış ve promosyon gibi çeşitli satış yöntemleri mevcuttur.

Pazar Bilgileri Toplama ve Yayım: Üretim ve tüketimle ilgili bilgilerin toplanarak ilgilenenlere ulaştırılmasıdır.

Pazarlama hizmetlerinden kısaca bahsettikten sonra ülkemiz tarımsal pazarlama kanallarından da bahsetmek istiyorum. Ülkemizde üretilen bitkisel ürünlerin yaklaşık %20’si işletmenin kendi içinde tüketilmekte, %80’i de pazara sunulmaktadır. Hayvansal ürünlerin pazarlanma payı ise yaklaşık %60 civarındadır.

Tarımsal pazarlama kanalları ülkeden ülkeye çeşitli farklılıklar göstermektedir. Çünkü her ülkenin tarımsal üretim yapısı, beslenme alışkanlıkları ve tüketicilerin talepleri birbirlerinden farklı özellik göstermektedir. Ülkemizde de tarımsal pazarlama kanalları üründen ürüne ve bölgeden bölgeye farklılıklar göstermektedir.

Tarım ürünleri genellikle, üretimden sonra çeşitli kanallardan geçerek tüketiciye ulaşır. Pazarlama kanalları olarak tarif edilen bu yolda devlet alımlarının yanı sıra, kooperatif alımları ile çok sayıda aracı tüccar, komisyoncu, dağıtıcı, toptancı, perakendeci, simsar gibi değişik isimler altında faaliyet gösteren aracılar bulunmaktadır. Bunların sayıları arttıkça pazarlama kanalları uzamakta, ürün fiyatları artmakta diğer bir anlamda pazarlama marjı genişlemektedir. Ülkemizde pazarlama marjı ürünlere ve pazarlama zincirine göre değişmekte ve genelde üretici maliyeti %30-40, toptancı marjı %20-50 ve perakende marjı da %20-40 arasında değişmektedir. Yani tüketicinin ödediği bedelin yaklaşık üçte biri üreticiye, üçte biri toptancıya ve üçte biri de perakendeciye gitmektedir.

Ülkemizin tarım ürünleri pazarlama sistemi ise; kamu, özel ve kooperatifler/birlikler olmak üzere üç kurumsal yapıdan oluşmaktadır. Bu kurumlarda tarım ürünleri ticareti ile yaklaşık 1,5 milyon kişi uğraşmaktadır. Özel girişimcilerin %3’ü tek ürün üzerinde çalışmakta, geri kalan birden fazla ürün pazarlaması yapmaktadır. Özel sektörün yaklaşık %10’u şahıs işletmesi, %36’sı limited şirket ve %54’ü anonim şirket konumundadır.

Tarımsal amaçlı organizasyonları biraz daha detaylandıracak olursak bunları; kamu kurumları, ticaret borsaları, kooperatifler, ziraat odaları, üretici birlikleri, toptancı halleri, büyük mağazalar,  perakende semt pazarları, hayvan pazarları, sözleşmeli üretim, e-ticaret ve lisanslı depoculuk diye sınıflandırabiliriz.

Sonuç olarak söylemek gerekirse; Türkiye’de tarımsal ürünlerde pazarlama kanalları üründen ürüne farklılık göstermekte, farklı tip ve sayıdaki aracı kanalı ile üreticiden nihai tüketiciye ulaşmaktadır. Genellikle çok sayıda aracının yer aldığı uzun ve yetersiz pazarlama kanalları ile yüksek pazarlama marjlarının görüldüğü bir sistem mevcuttur.

Ülkemizde kooperatiflerin ve birliklerin pazarlamada etkin olamadıkları bilinmektedir. AB’de kooperatifler ve birlikler pazarlamada bazı sektörlerde %100’lere varan oranlarda rol alırken, Ülkemizde ürüne göre ve yıldan yıla değişmekle birlikte pazarlamada Tarım Satış Kooperatiflerinin pamukta %49, zeytinyağında %2, incirde %28, fındıkta %37 rol aldıkları, buna karşılık kooperatif ve birliklerin yaş meyve ve sebze ile hayvansal ürünlerde hiçbir fonksiyonlarının olmadığı bilinmektedir.

Ülkemizde ki tarımsal pazarlama faaliyetleri işletmelerimizin küçüklüğü nedeniyle büyük bir önem arz etmekte ve konuya daha fazla ehemmiyet vermeyi gerektirmektedir. Genelde çiftçilerimizin pazar ve pazarlama bilgileri yetersizdir. Tarımsal pazarlamada ülkemizin karşı karşıya olduğu bilgi yetersizliği ve işletmelerimizin küçüklüğünün üstesinden gelebilmek ve pazarlama maliyetlerini düşürebilmek için örgütlenmeye ve pazarlamada üretici örgütlerine ağırlık verilmeli, ürünlerimizin uluslararası piyasada rekabet gücü kazanması sağlanmalıdır.

Tarımsal pazarlamamız; rekabetçi, gelişmeye ve dış piyasaya açık ancak, mukayeseli üstünlüğe sahip ürünlere yönelen, pazarlama alt yapısı güçlü, araştırmalara dayalı yaygın bir pazar sistemine sahip bir yapıda olmalıdır.

Gelecekte iç ve dış pazarlarda dezavantajlı duruma düşmemek için üretici işletmeler ile sanayici-ihracatçı arasında entegrasyon sağlanmalı ve sözleşmeli üretimin geliştirilmesine özel bir önem verilmelidir.

Tarımsal sanayide üretim maliyetlerinin (enerji, işçilik gibi) düşürülmesi ve kırsal yatırımların teşvik edilmesi gerekmektedir.

Tarımsal pazarlama yapımızın vakit geçirmeden gözden geçirilmesi ve gelişmiş ülkelerin pazarlama sistemleri dikkate alınarak, mevzuat başta olmak üzere yapısal düzenlemelerin oluşturulması gerekmektedir.

Üzeyir Özoğul

erzurum anadolu lisesi. 2009 mezunu. 2009 Atatürk Üniversitesi. bahçe bitkileri 1.sınıf öğrencisi. 14.11.1991

You may also like...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.